PİRAMİTLERDEKİ MATEMATİK VE GEOMETRİ
Mısır bilimciler, bulunmuş olan birkaç matematik papirüsü
sayesinde antik Mısırlıların hesaplama ve ölçümleme sistemleri hakkında bazı
şeyler bilmektedirler. Bunlar, o zaman ortaya çıkan bazı sorunların nasıl
çözüldüklerini göstermektedir.
En ünlülerinden biri, bugün British Museum da sergilenen
Rhind Matematik Papirüsü’dür. Bu sorunlara gelirsek, Mısır bilimcileri antik
Mısırlıların ağırlık, ölçü ve hacim hesaplamalarından ortaya çıkan farklı
miktarlarla nasıl baş ettiklerini keşfetmişlerdir. Bunlar aynı zamanda açıları
nasıl ayarladıklarını da göstermektedir.
Bugünün modern dünyasında bir açıyı ölçmek için bir daireyi
360 dereceye tamamlayan iletkiler kullanmaktayız. Her derece 60 dakikaya ve her
dakika da 60 saniyeye bölünmüştür. Antik Mısırlılar ise, açıları hesaplamak
için oldukça farklı bir yöntem kullanıyorlardı. Bu, dik açılı bir üçgenin uzun
kenar oranı üzerine dayanıyordu. Sonuç olarak her türlü açıyı eğim olarak
hesaplayabiliyorlardı. Benzer bir sistem, otoyollarda tepe eğimini gösteren
eski tip tabelalarda görülebilir. Bunlar bir tepenin eğimini l :6 gibi sayısal
oranlarla gösterirlerdi. Bunun anlamı, ufuk çizgisinden dikeye doğru açının
altı eşit parçaya bölünmüş olduğudur.
Aynı şekilde antik Mısır’da da bir eğimin açısı seked olarak
bilinen tam bir oran sayısıyla ifade edilirdi.
Anlaşıldığı gibi, bu teknikler Marlborough Downs’daki antik
İngilizler’de de gözlem yapmak için hayati önem taşımaktadır.
Antik Mısırlıların kullandığı yöntemi anladığımızda, Büyük
Piramitdetci 51 derece-51 dakika gibi “garip” eğim açılarının oluştuğu da
ortaya çıkmaktadır. Bu, piramidin yüksekliği ve tabanı arasındaki sayısal
orandan kaynaklanmaktadır. Bu da Büyük Piramit’de 7:11′dir. Bu, piramitler hakkında okuduğum
hiçbir kitapta bulamadığım basit bir gerçektir ve bütün piramitler için
geçerlidir. Piramitlerin sayısal anahtarı, tabanlarının yüksekliklerine olan
orantısında yatmaktadır.
Pratik açıdan -ki, antik Mısırlılar kesinlikle pratik
insanlardı- bu yöntem, piramit yapılırken doğru eğim açısının korunup
korunmadığını sürekli olarak kontrol etmek için en kolay yoldu.
Ama burada cevaplanması gereken soru, Giza Platosu’ndaki
piramitlerde antik Mısırlıların neden farklı eğim açıları kullandıklarıdır.
Farklı oranlar neden önemliydi? Formül oluşturulduktan sonra diğer hepsinin
Büyük Piramit’le aynı oranla yapılması daha pratik ve kolay olmaz mıydı?
Mısır bilimciler, bizi firavunların her birinin kendi
bireyselliklerini ifade etmek için bu yönteme başvurduklarına inandırabilir. Ama
başka bir neden daha olabilir. Belki de kullandıkları oranlarda farklı sembolik
bağlantılara yönelmek istiyorlardı.
7:11 oranına dayanan en azından bir piramit daha vardır.
Giza’nın 160 kilometre güneyinde kalan Meidum’da bulunan bu piramit, Keops’un babası
Senefru’ya adanmıştır. 5. Hanedanlık’dan Sahure’ye adanmış olan ve Abusir’de
bulunan başka bir piramidin de eğim açısı 51 derece 42 dakika olarak
hesaplanmıştır. Bu, Büyük Piramit’in açısının kesiridir ve aynı şekilde 7:11
oranını kullanmaktadır. Diğer birçok Mısır’da olduğu gibi Sahure Piramidi’nin
de sorunu, dış yüzeyi çok fazla zarar gördüğü için doğru açının tam olarak
hesaplanamamasıdır.
Kefren Piramidi’nin eğim açısı, M.Ö. 2278′den 2184′e kadar
hüküm sürmüş olan 6. Hanedanlık’dan II. Pepi’ninkiyle aynıdır. Bu piramit şu
anda kalıntı halindedir ama kalıntılardan eğim açısını hesaplamak mümkün
olmuştur. Daha sonraki Mısır piramitlerinin yapısı, Giza Platosu’ndakilere göre
daha basittir ve zaman içinde çok fazla zarar görmüşlerdir. Birçoğu şu anda moloz
halindedir. Ama Kefren’deki eğim açısı (3:4:5 üçgenini temel almaktadır), Rhind
Matematik Papirüsü’nde açığa kavuşmuştur. Buna göre, antik Mısırlılar’da bu
oran iyi biliniyordu.
Antik Mısırlılar’ın 3:4:5 üçgenini bilmediklerini savunan
Mısır bilimcilerinin hatırına hipotenüs uzunluğu (5) hiç verilmemiştir. Ama
piramitleri de içine alan matematiksel sorunlar, yüksekliğin taban uzunluğuyla
orantısı olarak açının “seked”i şeklinde açıklanmıştır. 3:4:5 üçgeninde seked,
3:4 orantısıdır. Ama hipotenüsün uzunluğu hiç verilmezken, bunun nedeni
Mısırlılar’ın bu uzunlukla hiç ilgilenmemiş olmalarıdır.
Büyük Piramit veya Kefren Piramidi gibi kesin ölçüm
becerileri gerektiren muhteşem anıtları tasarlayabilen ve inşa edebilen
insanların kullandıkları üçgenlerin hipotenüs uzunluklarıyla ilgilenmediklerine
inanabilir miyiz? Ölçümlerinde tutarlılık arayan her insan, sayı, biçim ve
geometri arayışlarında her türlü uzunluk ölçülerini elbette ki
hesaplayacaklardır. Bu, çalışma yöntemlerinin temelidir. O halde, üçüncü kenarın
uzunluğunu gizliden gizliye bildiklerine dayanarak sadece 3:4 oranını
kullanmaya devam edeceğiz.
Giza piramitlerinde kullanılan taban-yükseklik orantısı,
antik Mısırlılar tarafından kesinlikle biliniyordu. Birçok matematik metninde
verilen örneklerde bu açıktır. Tabii ki piramitlerde kullanılan oranların keyfi
olarak seçilmiş olması da mümkündür. Ancak bu özellikler, Mısırlılar’ın
sanatsal ifade biçimlerinin hepsinde ortaya çıkmakta ve sayı sembolizmine
verdikleri önemi vurgulamaktadır.
Bu oranların belli dini kavramları ifade eden anlamlar
taşımaları yüksek olasılıktır. Diğer bir deyişle, Giza’daki yapıların tamamı
kasıtlı bir şekilde ruhsal bir konuyu ifade etmek için yapılmıştı. Bu, piramit
tasarımcılarının üç piramidin her birinde neden farklı eğim açılarını
seçtiklerini açıklamaktadır.
The Orion Mystery’de Bauval ve Gilbert, Giza piramitlerini
Orion takımyıldızına ve özellikle Orion kuşağındaki yıldızlara bağlayan
kanıtlar göstermişlerdir. Bu takımyıldız aynı zamanda İsis ve Osiris mitinde de
karşımıza çıkmaktadır ve daha önce de söylediğimiz gibi, bu piramitler üç temel
ilah grubunu temsil etmek için yapılmış da olabilir; Osiris, İsis ve Horus’u.
Yorumlar
Yorum Gönder